30 yaş sonrası kolajen üretimi azalır!
İnsan vücudunda en fazla bulunan protein tipi kolajen, vücudun en önemli mineralidir. 30 yaş sonrası vücutta azalan hatta bazen tamamen durur. Kolajen üretimi ilk belirtilerini; ciltte kuruluk, kırışıklık, sarkmalar ve bunun yanında çeşitli sırt, bel, boyun ve eklem ağrıları ile göstermeye başlar. Kısacası zamanın tüm etkilerini üzerinde taşıyan vücut yaşlanır.
Kolajen, biyolojik yaşınızı etkiler..
Kolajen; cildin, göz küresinin, kemiklerin, saçın ve tırnakların durumundan sorumludur. En son bilimsen araştırmalara göre, cilt durumundaki değişiklikler aracılığı ile kolayca görülebilen kolajen durumu, insanın biyolojik yaşını belirlemektedir.
Kolajen içeren doğal ürünlerin, kas-iskelet sisteminin ağrılı hastalıklarında değişik bölgelere enjeksiyon yolu ile uygulanan yeni bir yöntemdir. Bu bio ürünlerin lokal uygulamasının amacı, uygulama yapılan bölgeyi yenilemek, güçlendirmek ve korumaktır.
Kıkırdak, bağ doku, eklem kapsülü gibi yoğun kolajen içeren yapıların dıştan kolajen enjekte edilmesi ile etkilenmiş olan bu yapılarda mekanik güçlenme sağlanır. Kolajen içeren ampuller, cilt altından uygun bölgelere enjekte edilir. Kolajen aşısı sonucu bu yapılar güçlenir ve bu bölgede yenilenir ağrılar ortadan kalkar.
Eklem ağrılarına Etkisi
Eklemlerde hissedilen ağrının en önemli nedeni eklem içi ve eklem dışı yapıların gevşemesidir. Bu yapıların gevşemesi sonucu eklemlerin fizyolojik olmayan yönlere hareketi meydana gelebilir. Bu da destek dokunun daha çabuk yıpranmasına ve kıkırdak fonksiyonlarının bozulmasına neden olabilir. Kolajen tedavisi, fizyolojik eklem hareketlerinden ileri gelen ağrıları ve postüre bağlı oluşan ağrıları da azaltabilmektedir.
Spor yaralanmalarında hızlı iyileşme sağlar
Kollajen tedavisi; sırt-omurga-eklem ağrıları, kas ve yumuşak doku ağrıları, fibromiyalji (kulunç), eklem ve bağ doku travmaları, osteoporoz, artroz, osteokondroz, gut hastalığı, periartrit ağrılar, boyun-sırt ve bel fıtıkları, bel boyun düzleşmesi, romatizma ve artrit hastalıkları, eklem ve kemik ağrıları, spor travma ve yaralanmalarının hızlı iyileşmesine ve kas -bağ dokusunun korunmasına yardımcı olmaktadır.
Eklem içi sıvıların akışkanlığı artar!
Bu yapıların dengesini korumak için kullanılan bir diğer yöntem “proloterapi”dir. Kollajen aşısı, proloterapi ile kıyaslandığında, daha fizyolojik bir yöntem olduğunu ve küçük iltihaplanmalara bile neden olmadığı için reaksiyonlar gelişmez. Ayrıca kolajen aşısı içindeki solüsyonda bulunan “proteoglikanlar” eklem içi sıvıların akışkanlığını da artırmaktadır.